açık açık

Turkish-English Translation

  1. Adverb bluntly
  2. Adverb frankly
  3. Adverb overtly
  4. Adverb truly
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

açık çay
weak tea Food-Kitchen
açık çek
(US check
açık çek
blank check
açık hat
(telephone) line always open
açık yol
fairway
açık yol
clear road
açık yük
shifting cargo
eli açık
free handed
eli açık
munificent
eli açık
bounteous
eli açık
big-hearted
eli açık
free
eli açık
liberal
önü açık
to have fine prospects before oneself
sol açık
left winger Noun, Football
açık açık yalan söylemek
to lie through one's teeth Verb
(hesapta) açık
to the bad
açığı kapatmak
make up the shortfall Verb
açık
open Adjective
açık
distinct Adjective
açık
apparent Adjective
açık
noticeable Adjective
açık
palpable Adjective
açık
visible Adjective
açık
manifest Adjective
açık
evident Adjective
açık
clear Adjective
açık
obvious Adjective
açık
unmistakable Adjective
açık
plain Adjective
açık
patent Adjective
açık
unequivocal Adjective
açık
self-evident Adjective
açık
clear-cut Adjective
açık
explicit Adjective
açık
naked Adjective
açık
straightforward Adjective
açık
downright Adjective
açık
perspicuous Adjective
açık
overt Adjective
açık
frank Adjective
açık
definite Adjective
açık
bald Adjective
açık
raw Adjective
açık
blatant Adjective
açık
forthright Adjective
açık
outspoken Adjective
açık
lucid Adjective
açık
undisguised Adjective
açık
point-blank Adjective
açık
unambiguous Adjective
açık
transparent Adjective
açık
pellucid Adjective
açık
specific Adjective
açık
direct Adjective
açık
positive Adjective
açık
candid Adjective
açık
luculent Adjective
açık
limpid Adjective
açık
express Adjective
açık
explicit Adjective
açık
vulnerability Noun
açık adaletsizlik
flagrant pieces of injustice
açık adres
full address
açık alan
open space
açık artırma
public auction
açık artırma
bidding
açık arttırma
public sale Noun, Law
açık arttırma
public auction
açık arttırma
auction Noun
açık arttırmayla elden çıkarmak
auction off Verb, Commerce
açık arttırmayla satmak
auction off Verb, Commerce
açık bilançosu
(US) deficiency statement Noun
açık bırakmak
to hold open an offer Verb
açık borç
outstanding payment
açık bütçe
adverse budget
açık bütçe
deficit budget
açık cevap
round answer
açık ciro
general indorsement
açık değeri
open market value
açık değil
non liquet
açık deniz
the open sea
açık deniz
broad ocean
açık deniz
high sea
açık denizde
in the open sea
açık denizde
on the high seas
açık denizler
high seas Noun, International Law
açık denizlerde kesintisiz takip
hot pursuit at the high seas Noun, International Law
açık duruşma
open trial
açık eksiltme
Dutch auction
açık el
open hand
açık fikirli
open minded
açık fikirlilik
catholicity
açık film
blue film
açık film
sex film
açık göstergesi
power-on indicator Information Technology
açık hava
open- air
açık hava etkinliği
outdoor event Noun
açık havada
in the fresh air
açık havada
in the open air
açık havada
out of doors
açık havada
under the open sky
açık ifadeyle
in plain terms
açık ihale
open bidding Noun, Public Administration
açık ikaz
fair warning
açık ilan
public announcement
açık ilanı
vacancy notice
açık imza
blank signature
açık insan
a frank character
açık işsizlik
open unemployment
açık kabul
blank acceptance
açık kahverengi
biscuit
açık kalmak
to stand open Verb
açık kalpli
on the level
Açık konuşalım.
Let's talk turkey. Sentence, Idioms
açık konuşmak
to speak candidly Verb
açık kota
opened quota
açık kredi
clean credit
açık kredi
credit in blank
açık kredi
bank of overdraft
açık liman
open harbour
açık liman
open port
açık maaşı
suspension salary
açık maden
surface mine Noun
açık mevzi
open position
açık müsaade
express consent
açık ocak
open-cost mining
açık olmak
to be open Verb
açık olmak
to be receptive to Verb
açık oturum
debate
açık oturum
public meeting
açık oturum
panel
açık oturum
discussion
açık oturum
forum
açık oylama
vote by open ballot
açık pazar
overt market
açık poliçe
certificate of indebtedness issued before all the details are settled
açık pozisyon
open position
açık rekabet
open competition
açık saçık
naughty
açık saçık
filthy
açık saçık
(Fr.) risque
açık saçık
bawdy
açık saçık
dirty
açık sahne
open stage
açık şart
explicit condition
açık satış
selling short
açık seçik
luminous Adjective
açık seçik
clear-cut Adjective
açık seçik
direct
açık seçik
definite
açık sipariş
blank order
açık sipariş
open order
açık sipariş
open indent
açık sipariş
blanket order
açık sözler
words of one syllable Noun
açık sözlü
straightforward
açık sözlü
open character
açık sözlülükle
honestly Adverb
açık tahmini
deficit projection
açık talih
good luck
açık talih
happy chance
açık teklif
open offer
açık temerrüt
overt default
açık toplantı
open assembly
açık ve kapalı yer toplantısı
indoor and outdoor assembly Noun, Rights-Freedoms
açık vekâletname
dormant warrant
açık vermek
to show a deficit Verb
açık yakalamak
to detect a weak point Verb
açık yara
an open wound
açık yürekli
open hearted
açıklık ve öngörülebilirlik
clarity and predictability Noun, Law
ağızı açık
open-mouthed
ağızı açık
stupid
anlamı açık
unequivocal
anlamı açık
unambiguous
araları açık
they are not on friendly terms
basına açık
open to press
cari işlemler açığı
current accounts deficit Noun, Economics
cari işlemler açığı
current deficit Noun, Economics
deflasyonist açık
deflationary gap
eleştiriye açık
vulnerable to criticism
eleştiriye açık
open to criticism
hava açık
the coast is clear
herkese açık
accusatory (accusatorial) procedures
herkese açık
accessible to everybody
herkese açık
accessible to everyone
kapalı inovasyon
closed innovation Noun, Technology
meydan açık
the coast is clear
omuzları açık
strapless
rüzgâra açık
exposed to wind
rüzgâra açık
bleak
saldırıya açık
vulnerable to attack
umuma açık
open to public
üstü açık
open-top
Turkish-English phrases from Zargan's own database

açık
Kapalı, örtülü, ... olmayan, açılmış